Salyangoz Uykusu / Zühal karakteri

15 Kasım 2025 admin 5 dk okuma 198 görüntüleme
Salyangoz Uykusu / Zühal karakteri
Zühal'in Din Temalı Sorgulamaları: "Salyangoz Uykusu"nda Varoluşsal ve Ahlaki ÇatışmalarSalyangoz Uykusu romanında Zühal, hikayenin merkezindeki trajik figür olarak, dinî ve varoluşsal sorgulamalarıyla romanın en derin katmanını oluşturur. Zühal'in iç dünyası, özellikle ikinci bölümde yoğunlaşan din temaları üzerinden, Tanrı'nın varlığı, günahın ağırlığı, vicdanın sesi ve inancın sınırları gibi unsurlarla işlenir. Bu sorgulamalar, Zühal'in hayatındaki acılar –hasta oğlu için girdiği günahlar, ihanetler ve yalanlar– karşısında bir manevi arayışa dönüşür. Aşağıda, romanın özeti ve yorumlara dayalı olarak bu temaları detaylandırıyorum; Zühal'in yolculuğu, bireysel günahın evrensel bir vicdan muhasebesine evrilmesini yansıtır.Zühal'in Arka Planı ve Günahın KökeniZühal, gençliğinde parasızlık, yalnızlık ve çaresizlikle boğuşan bir anne olarak tasvir edilir. Kocası tarafından terk edilmiş, tek başına hasta oğlunu büyütmeye çalışan Zühal, hayatta kalma mücadelesinde bedenini pazarlar ve en karanlık kararını alır: Bir adamın teklifini kabul ederek onu boğazından bıçaklayarak öldürür –bu, hasta oğlu için para kazanma çaresi olarak işlenir, ancak çifte bir günah (cinayet ve ihanet) haline gelir. Eve döndüğünde oğlunu cam bardağın batırıldığı boğazıyla ölü bulması, Zühal'i sonsuz bir vicdan azabına sürükler. Bu olay, romanın salyangoz metaforuyla örtüşür: Zühal, kabuğuna çekilmiş gibi gerçekleri saklar, metabolizmasını (hayatını) yavaşlatarak "uyku" halinde yaşar. Ancak bu uykuda bile vicdanı, "çığlık çığlığa bağıran" bir ses olarak içini kemirir.Zühal'in dinî sorgulamaları burada başlar: Neden Tanrı, masum bir anneyi böylesi bir günaha zorlar? Günah, ilahi adaletin bir parçası mı yoksa insan iradesinin laneti mi? Roman, Zühal'in bu sorularını doğrudan diyaloglarla değil, iç monologlar ve itiraflar üzerinden işler; o, acıları karşısında Tanrı'ya isyan ederken, aynı zamanda bir sığınak arar. İkinci bölümde bu, "Tanrı'nın varlığı karşısında bilgelik" temasıyla derinleşir: Zühal, Tanrı'nın sessizliğini (veya yokluğunu) sorgularken, bilgelikle yüzleşmeyi –yani günahlarını kabul etmeyi– bir kurtuluş yolu olarak görür.Vicdan ve İtiraf: Manevi Yükün ZirvesiZühal'in en yoğun dinî sorgulamaları, ölüm döşeğinde üvey kızı Aslı'ya (veya kızına) yaptığı itiraflarda doruğa ulaşır. Yıllarca sırtında taşıdığı sırlar –cinayet, yalan evlilik, kimlik gizlemeleri– artık "öteki kıyıya" (ahirete) varmasını engeller. Roman, Zühal'in şu iç hesaplaşmasını vurgular: "Bu sırlarla yaşamın diğer kıyısına varamazdı... Vicdanı artık sesli olarak dile geldi. Ona, o en masuma her şeyi anlatmalıydı. Gerçekleri bilmek onun da hakkıydı." Bu, klasik bir vicdan muhasebesi (muhasebe-i vicdan) motifiyle dinî bir boyuta taşınır; Zühal, günahlarının kefareti olarak itirafı seçer, çünkü inancı (veya inançsızlığı) onu yargılamaktadır.
  • Tanrı'nın Varlığı ve Adaleti: Zühal, hayatın adaletsizliğini Tanrı'ya yükler: "Hayat hiç kimseye adil değildi evet ama ona sanki daha da asi davranmıştı. Hem hayat tarafından hem de insanlar tarafından hep dolandırılmış ve kandırılmıştı." İkinci bölümde bu, felsefi bir sorgulamaya evrilir; Tanrı'nın varlığı, bilgelikle (hikmetle) çelişir mi? Zühal, acıları karşısında dua edercesine iç dünyasında bir liman arar, ancak inançsızlığın getirdiği boşlukla boğuşur. Bu, romanın varoluşsal katmanını güçlendirir: Günah, Tanrı'nın bir sınavı mı yoksa insan yalnızlığının ürünü mü?
  • Günah ve Kefaret: Zühal'in hasta oğlu için girdiği "büyük günah", romanın dinî omurgasını oluşturur. Bu eylem, vicdanını "yavaş yavaş bitirir"; o, günahın ağırlığını salyangoz kabuğu gibi taşır. İtiraf anında, kefaret arayışı manevi bir uyanışa dönüşür: Sırlar, ruhu zehirler ve ancak yüzleşmeyle özgürleşme gelir. Zühal, "Herkes hatalar yapar, ancak bazı hatalar, hayatın akışına sonsuza dek değiştirir" dercesine, günahın kalıcı izini sorgular.
  • İnanç ve Korku: Zühal'in sorgulamaları, korkuyla iç içedir; "Gerçek mutluluk korkularını aşarak büyümektir" alıntısı, onun manevi yolculuğunu özetler. Din, burada bir teselli değil, bir ayna olarak işlenir: Tanrı'ya inanmak mı yoksa inanmamak mı daha ağır bir yük? Bu, Zühal'i Aslı'ya miras bıraktığı "kitap yazma" vasiyetiyle bağlanır –itiraflar, nesiller arası bir vicdan aktarımıdır.
Romanın Bütününde Yeri ve EtkisiZühal'in bu sorgulamaları, romanın dram-gerilim yapısını manevi bir derinlikle besler; okur, onun üzerinden kendi vicdanını tartar. İkinci bölümdeki din temaları, bilgelikle (hikmet) Tanrı'nın sessizliğini karşı karşıya getirerek,  içe dönük anlatıyı güçlendirir. Sonuçta, Zühal'in hikayesi, günahın ve itirafın dinî bir kurtuluşa kapı araladığını ima eder: "Belki de gerçek özgürlük fırtınalı denizlerde yelken açmaktır."
Kategori: İncelemeler / Analizler

Yorumlar (0)

Yorum Yap

Yorum yapmak için giriş yapın.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!