Tuzun Sinsiliği: Tatların Aldatmacası

19 Kasım 2025 admin 3 dk okuma 211 görüntüleme
Tuzun Sinsiliği: Tatların Aldatmacası

Tuzun Sinsiliği: Tatların Aldatmacası

Kadim zamanlarda, henüz dünya tatlarla yeni yeni bezenirken, her şey kendi özünde parlar, kendi hakiki lezzetiyle var olurdu. Patates, toprağın altında uyandığında kendi tatlılığını fısıldar; yumurta, hayatın sıcaklığında piştiğinde kendi narinliğini sunardı. Salatalık, serinliğiyle içe işler, ayran, ferahlığıyla ruhu okşardı. Her bir tat, Yaratan'ın bahşettiği bir armağan, kusursuz birer eseriydi.

Ancak günlerden bir gün, gölgelerden sinsi bir varlık türedi. Bembeyazdı, kristallerden örülmüş gibiydi, göz kamaştırıcı ama aldatıcı bir güzelliği vardı. Adına "Tuz" denilirdi. O, kurnaz ve büyüleyici bir şeytandı. İnsanların saf tatlara olan bağlılığını kıskandı, onların kalplerine fesat tohumları ekmeye yemin etti.

Tuz, fısıltılarla yaklaştı insanlara: "Ey insanoğlu! Lezzetleriniz soluk, varlıkları eksik. Bırakın da ben, onlara gerçek ihtişamı katayım, onları yücelteyim." Ve insanoğlu, onun tatlı diline kanarak, bu beyaz varlığı sofralarına buyur etti.

Tuz, önce patatese dokundu. Patatesin topraksı, sade lezzeti, tuzun büyüsüyle bir anda "harika" oldu. Sonra yumurtaya yaklaştı. Yumurta, tuzun dokunuşuyla daha "lezzetli" bir hal aldı. Salatalık ve ayran da onun sihrinden nasibini aldı; birden "ferahlatıcı" ve "mükemmel" diye övgüler toplamaya başladılar.

İnsanlar sevinçle bağırdı: "Ne güzel patates! Ne lezzetli yumurta! Harika salatalık! Ayran ne kadar ferahlatıcı!" Ama hiç kimse, bu ani değişimin arkasındaki beyaz şeytanın adını anmadı. Çünkü Tuz, işini ustaca yapıyordu; kendini görünmez kılıyor, tüm övgüleri diğer lezzetlerin üzerine çekiyordu. Oysa gerçekte, o lezzetler, tuzun yokluğunda burun kıvırılan, sıradan şeylerdi artık. Tuz, onları kendi büyüsüyle yüceltmiş, kendi karanlık varlığını böylece gizlemişti.

Tuz, bir gölge efendisiydi. Diğer lezzetlerin parlaklığı altında kendi gücünü pekiştiriyor, insanları sahte bir tatminle avunduruyordu. İnsanlar, gerçek lezzetin aslında Tuz'un kendisinde saklı olduğunu, onun baştan çıkarıcı gücünde yattığını asla anlamadılar. Onun hilesiyle bezenmiş yiyecekleri över durdular, tıpkı bir kuklacının ipindeki kuklalar gibi.

Ve böylece, dünya bir yanılsamanın perdesi altına girdi. Tuz, lezzetin sahtekâr efendisi oldu. Ama bazı ruhlar vardı ki, perdenin arkasındaki gerçeği görebiliyorlardı. Onlar, lezzetin o sinsi dokunuşa ihtiyaç duymayan, kendi özgünlüğünde parlayan o saf varlıkta olduğuna inananlardı. Onlar, Tuz'un şeytani büyüsüne kapılmayan, hakiki tatların peşinde koşanlardı. Onlar, gerçeğin peşinde olanlardı.

Kategori: Öykü

Yorumlar (0)

Yorum Yap

Yorum yapmak için giriş yapın.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!